Laos

This slideshow requires JavaScript.

Ve Laos; bitmeyen dağlar, kilometrelerce tırmanan yollar, ucsuz bucaksız manzara ve tırmanırken peşinizden koşan, sabaidie diye arkanızdan çığıklar atan çocuklar. 3 sene önceki turda Laos’tan aklımda kalanlar bunlardı. Elif ile Tayland’da, Laos sınırında, Mekong nehrinin diğre tarafında, Laos’a karşı oturmuş biralarımızı içerken bunları konuşuyorduk. Laos ile planımız kuzeyde dağlarda 1 ay geçirmek ve yeni yollar aramaktı. Ama Laos’ta sadece 13 tane yol var ve bu yollardan bazıları tamamen bazılarıda yarı yarıya bozuk. Eğer biraz macera arayıp yeni yollar keşfedeceğim diye yeterince bilgi toplamadan bir yola dalarsanız, günlerce tozun toprağın içerisinde mücadele etmeniz gerekebillir. Bu yüzdende daha önce Taylan’da tanıştığımız Laos’ta tur yapmış bisikletçilerden aldığımız bilgiler çok yardımcı olacak bize.

Ertesi gün sınırı geçmeden önce bir tamirci bulup bisikletimin bakımını yapıyorum. Burada basit bir tamircide bisikletinizi temizleyecek, göbeklerini açıp yeni yağ koyacak alet edevatları bulmak kolay. Bir kaç tane yedek fren pabucu alıp ertesi gün için erken yatıyoruz.

Sınırı geçmeden önce Tayland’da ki son kahvaltımızı biraz daha doyurucu yapıyoruz. Laos’ta ki yemekler biraz daha pahalı ve kalitesiz bu yüzden de Tayland’da yediğimiz güzel yemekleri 1-2 hafta içerisinde özleyeceğimizi biliyoruz. Kahve içerken gene şans bize gülüyor ve hemen karşımızda ki 7/11 marketine bir bisikletçi geliyor. İki bisikletçi karşılaştıklarında birbirlerine verecekleri bilgiler mutlaka vardır. Bizim şansımız ingiliz bisikletçinin az önce Laos’tan gelmiş olması ve yapmak istediğimiz yeni yollardan bir kısmını yapmış olması. Oturup birşeyler içerken bir yandan da haritalar açılıyor ve karşılıklı bilgi alışverişi yapıyoruz. Laos ile güzel anılarım, yeni tanıştığımız üzerinde hala Lao tozunu taşıyan bisikletçi sayesinde tekrar canlanıyor. Bana bu tesedüf aynı Mae Hong Son’da 4 gün sürecek olan zorlu tırmanış etabı öncesi kahvaltı yaparken tanıştığımız bisikletçileri hatırlattı. Onlarda son anda tura başlamadan yarım saat önce haritaları açıp değerli uyarılarda bulunmuşlardı.

Sınırda polisi oldukça neşeli bize şeker ikram ediyor, gülümsüyor ve bisiklet ile ilgili şakalar yapıyor; bitmeyecek Thai neşesinin tipik bir örneği daha. Sınırı ufak bir tekne ile geçiyoruz. İki bisiklet ve 3 kişi teknenin bütün kapasitesi bu kadar. Daha önce Lao vizemiz olduğundan sınırda çok fazla oyalanmıyoruz. Sadece ufak bir miktar para bozduruyorum ve karşılığında iki parmak kalınlığında bir deste para alıyorum.

Daha önce kaldığım otel bu sefer biraz daha pahalılaşmış bu yüzden de şehirin 2km dışında daha ucuz ve yeni bir bir yerde kalmayı tercih ediyoruz. Sınırı çok geç geçtiğimiz için geceyi bu sınır kentinde geçirmemiz yerek. Çünkü bir sonraki kent 120km mesafede ve bu şehire ulaşmak için 2000m toplam tırmanış yapmak şart.

Sabah erken kalkıp yola başlıyoruz. Laos oldukça dağlık olsada tırmanışlar çok kolay. Yollar genelde %8 eğim ile size nazik davranır ve sizi yukarılara taşıdıkça akıl almaz bir manzara ile sizi ödüllendirir. Eğer bu geziyi daha da unutulmak kılmak isterseniz yağmurlu sezona buralarda turlamanızı tavsiye ederim. Çünkü yağmurun temizlediği doğa parlak güneşin altında çok daha sonsuz renkler sunacaktır size. Tırmanış hemen başlamıyor. İlk 20km eğim hissedilmez derecede ve hava soğuk. Isınmamız saat 10’u buluyor. 2-3 saat içinde tırmanış asıl yüzünü bize gösteriyor fakat %8 eğim ile hızımız hep 12km/h çivarında kalıyor. Güneşin tepede bizi bunaltmaya başladığı sıralarda ufak bir köyde, nehir manzaralı bir lokantada yemek molası veriyoruz. Tam 60. Km de yer alan bu mekanda konaklamanız da mümkün. Eğer kendinizi yeterince hazır hissetmezseniz yeni açılmış olan bu lokantayı bulmanız ve yatacak yer sormanız gerek. Fakat biz yola devam etmeye karar veriyoruz. Laos’un bu 120km lik tımanış etabı aslında bir “hoş geldin” etabıdır. Laos’ta ki yollar içerisinde ki en kolay tırmanışlardan birisidir. Burada Laoslu yollar sizi uyarmak ister gibidir. Eğer yapamayacaksan şimdi dön demeye çalışır, çünkü eğer bunu yapamazsan ileride çok pişman olabilirsin. 120km yi oldukça kolay tamamlıyoruz. Daha önce kaldığım bungalowlarda kalıyoruz. Laos’sun en keyifli konaklama mekanlarından birisiydi fakat biz şimdi kış mevsimindeyiz ve hava gündüzleri 40 C hissedilse bile geceler buz gibi. Su ısıtıcıları yok ve soğuk su ile buz gibi bir banyo yapmak gerek. Bisikletten sonra vucudumun her yerinden alevler çıkıyormuş gibi hissederken soğuk suya girmek çok zor olsada duştan sonra kendimi dinç hissediyorum.  Yan komşumuz motor ile sayehat eden alman bir çift. Biz bisiketle onlarda motorları ile aynı yollardan geçmiş olmalarına rahmen aramızda büyük bir fark var. İki tekerli iki farklı araç ile aynı yolları yapmak ve ülkeyi bu kadar farklı anlamak ilginç geldi bana. Nedense burada motor ile gezenler, otobüs ile seyehat edenlere göre ülkeyi daha fazla yaşasalarda bir ölçüde herşeyden uzaklar. Bisikletle seyehat edenlerde hep halk gibi olmak, onlar ne yiyip içerlerse aynılarını yemek içmek özellikleri kendiliğinden gelişiyor. Eğer motor varsa altınızsa o zaman bir çok şey size pis görünebiliyor. İçme suyunu kesinlikle pet şişede içmek, her yerde yemek yememek, yöresek yemeklerden bir ölçüde uzak durmak, mümkünse batı yemekleri yemek ve her yerde kalmamak, kendi çarşafınızı yastığınızı taşımak… Altınızda ki bisiklet ise bu özelliklerin değişmesi şart, yoksa bu coğrafyada yol alamazsınız. Su; yemek; yatmak; onlar ne yiyor, ne içiyor, nerede yatıyorlarsa aynısını yapmak zorundasınız. İşte bu yüzden de ülkeye insanlara daha yakın oluyorsunuz.

Laos’ta ilk 2-3 günlük parkur Laos’un en keyifli yolları değil. Yollar kaliteli fakat doğada olmak için biraz fazla geniş, tırmanış tabii ki de tırmanış fakat tepelerde göreceğiniz manzara sonsuz değil. Biz 2. Gün Luang Nam Tha denilen kente geliyoruz. Burası Laos’ta ki turistik merkezlerden birisi olmaya başlamış. Konaklayacak mekan sayısı çok fazla. Market keyifli ve çok fazla yabancı var. Biz kaç GH ye bakıp konaklama olanakları hakkında bilgi ediniyoruz. Hatırladığım kadarı ile bu şehirde benim daha önce kaldığım yer, şehirin biraz dışındaydı ve şehrin içindekilere göre çok daha güzel bir atmosfere sahipti. Elif ile şehiri 500m kadar geçiyoruz ve daha önce kalmış olduğum Gh’yi kolaylıkla buluyoruz. Herçektende hatırladığım kadar yeşil ve sevimli bir GH. Ertesi gün yola devam etmek ve çin sınırına yakın Muang Sing kasabasına gitmek istesekte bisiklete binmemeyi tercih ediyoruz. İki gün önceki 120km lik tırmanış etabından sonra bir süre bisikletten uzak kalmamız ve önümüzde ki dik rampalar için bacaklarımızı dinlendirmemiz gerek. Bu boş dinlenme günleri güzel yemekler bulabileceğiniz asya ülkelerinde büyük bir tehlikedir. Bisiklet üzerindeyken sadece bacaklarınız, gelişmez bütün vucut çalışır, özelliklede nefes alıp verdiğimiz ciğerler ve sınırsız bir iştaha ulaşmış olan mide. İşte bu boş günlerde marketlerde dolaşırken kahvenizin yanına alabileceğiniz o kadar güzel tatlılar, kızarmış muz, tatlı patates yada tatlı fasulye ile yapılmış atıştırmalıklar, pirinç hamuru içerisine sarılmış fındıklı karışımlar, hindistan cevizli yada yeşil çay ile yapılan tatlılar, bir çeşit hamur işi olan “batın koo” içerisinde çeşili meyve karışımlarının bulunduğu kızarmış toplar, ince rendelenmiş buz üzerine dökülen jöle, hindistan cevizi sütü, çeşitli meyveler ile hazırlanan çeşit çeşit çin tatlısı aç bir midenin en iyi arkadaşları olacaktır. Daha doymazsanız çeşit çeşit yemekler, çorbalar, deniz ürünleri, domuz, tavuk, inek, keçi, bufalo etleri veya sebze yemekleri aklınız çelebilirler. Daha da sınırsız bir çeşitlilikten yana iseniz, benim denediklerimden kertenkele, örümcek, kurt, çekirge yada denemek istemediklerimden köpek, timsah, yılan, köstebek, yarasa ve değişik vahşi kedi türleri ile midenize bayram yaptırabilirsiniz. Burası belkide dünyanın en çok hayvan türünü yiyen ülkedir. Bunun sebebi emin olun garip bir damak zevki değildir. Bu yüzden de burada ki insanları yedikleri değişik canlılardan dolayı suçlamak büyük bir ayıp ve haksızlık olacaktır.

Muang Sing denilen kent 40km kadar mesafededir ve bisiklet ile gidiyorsanız sizi yavaşlatacak olan bir rampa yolun tam ortasında yer alır. Şehre varınca garip bir atmosferle karşılaşırsınız. Her yer toz toprak içinde ve bütün kent toprak kırmızısı rengindedir, yanınızdan geçen motorların kaldırdığı toz, yol kenarında ilerliyen Laos’Lu kadınlar, çocuklar ve budist rahipler bu tozlu görüntüyü daha da garip hale getirir. Tina Turner’ın oynadığı Mad Max filmini hatırlattı bana. Tozlu kentimizde kendimize rahat bir otel buluyoruz. Akşam dışarısı oldukça karanlık, yoldan geçen motorlar haricinde bir aydınlatma yok kentte. Laos’ta ki bir çok kent karanlıktır. Laos’un en büyük bir kaç kenti haricinde şehirlerde elektrik 24 saat yoktur. Bazı ufak yerleşimlerde ise elektrik akşamları saat 6-8 arası jenaratör ile elde edilir. Kentlere elektrik gelmiş olsa bile bu elektrik çok kısıtlıdır. Yani kısacası Laos’un sokaklara elektrik direği dikecek, diksede geceleri şehirlerini aydınlatacak parası yoktur. Laos’un geceleri karanlıktır.

Bir gece Sing’te konakladıktan sonra tekrar aynı yolu geriye dönüyoruz. Nam Tha’da bir gece daha dinlendikten sonra daha önce 2 defa kaldığım oudom Xai’ye doğru yola koyuluyoruz. Elif’e her zaman Laos’ta çok fazla bisikletçi ile karşılaşacağımızdan bahsetmiştim. Burada neredeyse 1 haftadır kalıyoruz ve bir tane bile bisiketçi ile karşılaşmamış olmak beni utandırmaya başladı. 3 numaralı yoldan Oudom Xai yönüne doğru ilerlerken 20.km de nihayet bir bisiketçi ile karşılaşıyoruz. Daha soğuk ülkeleri geçtiği için bisikleti çok yüklü, daha çok bir kamyonu andırıyor. Sohbet ederken yarım saat önümüzde iki bisikletçinin daha olduğunu onlarında bizimle aynı yöne gittiklerini söylüyor. Turunun sonuna geldiğinden ve ülkesine dönmek zorunda olduğundan biraz içi buruk nerelerden geçtiğini anlatıyor bize. Birbirimize iyi dilekler dileyip farklı yönlerden gelen bisikletçilerin yaptığı sıcak sohbetimizi bitiriyoruz. Yarım saat önümüzde ki bisikletçiler, yarım saat süren sohbet sebebi ile en az bir saat önümüzdeler. Bu yüzden de onları yakalama şansını kaçırıyoruz. Oudom Sai planladığımız kent olsada bir günde oraya varmaya çalışmak oldukça yıpratıcı olacaktır. Sanırım toplam mesafe 130km ve tabiki dağlık. Bizde 3 numaralı yol ile 13 numaralı yolun kesiştiği noktaya geliyoruz ve buradan çin sınırına gitmeye karar veriyoruz. Çin sınırına 6-7 km kala bir kent var, burada konaklama şansımız olsa da şehirde yapacak hiç bir şey yok bu yüzden de sınıra kadar gidip oradaki otellere bakmaya karar veriyoruz. Yaklaşık 1 haftadır hiç 3 katlı bina görmediğimizi, hiç beton bir oda da kalmadığımızı, şehirlerin, köylerin tamamının bambudan yada teak ağacından yapılmış olduğunu hatırlatmak isterim. Sınıra 1km kala artık bir şehir ile karşılaşmak fikrinden vazgeçmişken ormanın içerisinde tırmanmakta olduğumuz rampanın tepesine yaklaştıkça bir anda karşımıza büyük beton binalardan, oteller ve gazinolardan oluşan bir şehir çıkıyor. Binaların hepsi renk renk ve 7-8 katlılar, bütün binalar yeşil, pembe, turuncu duvarlarını roma sitili kolonlar, kolon başları ile süslemişler. Bizim için büyük bir şok. Laos’un başkentinde bile böyle bir manzara yoktur. Bir Casino Kenti. Made in China. Çinliler yapmış ama şehir bom boş. Terk edilmiş bir kent gibi. Kenardaki bir resturantta çin yemekleri yemeğe karar veriyoruz. Oturup yemeklerimizi yerken çinden az önce gelmiş olan 3 Amerikalı bisikletçide bize katılıyor. Sıcak bir sohbet yaparken 2 bisikletçi daha hızla önümüzden geçiyor. Bu gün 6 bisikletçi ile karşılaşmış oluyoruz ve Laos’ta bol bol bisikletçi ile karşılaşacağımız konusunda söylediklerimde haklı çıkıyorum. Kent bizim çok ilgimizi çekmiyor. Ama daha tura yeni başlamış olan ABD’li bisikletçiler için kentin gazinoları bir cazibe merkezi. Yemeğimizin ardında vedalaşıyoruz ve 20 km geride kalan 3 numaralı yol ile 13 numaralı yolun birleştiği noktaya gidiyoruz. Burada 2-3 tane GH var. Gece bizimle aynı GH de kalan çinli bir tur şöförü ile yemek yiyip sohbet ediyoruz. Bu Tur şoförü nteresan bir insan. Müşterilerini Asyanın az bilinen doğal güzelliklerine götürüyor ve iyi bir fotoğrafçı olduğundan da mesleği sayesinde bir çok insanın çekmeyi başaramayacağı güzellikteki doğa fotoğraflarını bizimle paylaşıyor. Sohbetimiz esnasında sınırda yemek yerken önümüzden hızla geçen iki bisikletçide GH’sumuza geliyorlar. Fıransız çift Çinde vitessiz 5$lık iki bisiklet almışlar ve bu bisikletlerle Yunnan bölgesini geçip Laos’a gelmişler. Kızın bisikleti vitesiz, oğlanın bisiklet ise 3 vitesmiş ama bozulmuş şimdi 2 vitesi kalmış. Nereden baksanız iki bisiklette en az 25-30 yıllık. Artık uyku zamanımız geldiğinden onlara bol şans dileyip yatıyoruz.

Ertesi sabah meşhur 13 numaralı yoldan Oudom Xai yönüne doğru pedal çevirmeye başlıyoruz. Bu yol çinlilerin yaptığı bir yol ve bu yolu çin Tayland, Kamboçya gibi diğer asya ülkelerine gidebilmek için bir köprü olarak kullanıyor. 3 numaralı yolda da Tayland Lao arasına bir köprü inşaa etmek isteniyor. Bu köprü gerçekleşirse Çin trafiği (milyar insan) Laos üzerinden Asyanın diğer ülkelerine akacak. Daha şimdiden Laos’ta ki kamyon sayısı iki katına çıkmış gibi. Çinli araçlar farklı renlere ve yazılara sahip plakaları ile son sür-at yanınızdan geçip Laos’un güzelliklerinin tadına varamamanıza sebep oluyorlar.

Şimdi sorma zamanı “bir ülkeyi ülke yapan şey nedir?” Dil, Din yada ırk, ne dersiniz? Peki ya “bir ülkeyi güzel yapan şey” için ne demeli? Neden bazı ülkeler güzel bazıları çirkin gelir bize? Nedir aradaki fark?

Laos kendi kendine yeten ufak ama bozulmamış bir yerdi. Fakat Çin Laos için büyük bir tehdit. Sınır komşusu, çok güçlü ve ahlaksız. Çin yaptığı bazı anlaşmalar ile Laos’u köprü olarak kullanmaya başlamış son bir kaç yıl içerisinde. 3 yıl önce aynı yollardan geçerken araçların içinde hep Laos’lu insanlar vardı. Laos’luların acelesi yoltur, sakindirler. Lonely Planet Laos için şöyle der “eğer vietnam, kamcoçya yada tayland’daysanız tuktukçular hep peşinizde koşar, tuktuk isteyip istemediğinizi sorup dururlar. Eğer laosta iseniz Tuktuk ihtiyacınız varsa önce Tuktukçuyu uyandırmanız gerek” 3 yıl önce yolda tanıştığım bir bisikletçi ile yanyana sohbet ederek bisiklet kullanmıştık. Bir süre sonra arkamızda bir kamyon olduğunu belkide on dakika bizi sollamadan yavaşça arkamızdan takip ettiğini fark ettik. Yol verince teşekkür edip bizi geçti. Açıkcası yolu biraz utanmıştım. Yolda bizi geçecek yeri olmasına rağmen bizi rahatsız etmek istemeyen Laos’lu bir şofördü. Ama şimdi. Çin Asyanın diğer ülkelerine geçiş için Laos’u köprü olmaya ikna etmiş. Bunun içinde kendi arabalarının daha hızlı gidebilecekleri güzel yollar yapmış (emin olun çinlilerin Laos’ta yaptıkları bu yeni yolların kalitesi ülkemizin 15-20 yıl ilerisinde). Bu yollarda Çin’den gelen yoğun bir kamyon tırafiği var. Çinli kamyoncular yollarda yemek istiyorlar, casino istiyorlar ve kadın istiyorlar. Laos’un onların isteklerine çözüm bulması gerek. Çinliler çok gürültü yapıyorlar, pis yemek yiyorlar ve herşeyi çok pis kullanıyorlar. Laos’lular çinlileri daha şimdiden sevmemeye başlamışlar. Dahası Çin bir kaç tane baraj inşaa etmiş ve yenileri de sırada, yeni bir tren yolu inşasına da başlanmış fakat çinliler Vientien ile Vang Vien arasında bir casino şehri daha inşaa etmek istemişler. Laos Hükümeti bu kadarınada izin vermediğinden çinliler tren yolu inşaatını askıya almışlar. Yani Laos’un içinde, yollarında, tarlarında yabancı bir düşman geziniyor ve daha çok çinli Laos’u değiştiriyor. Çinliler akıllı insanlar ve ticaretten anlıyorlar. Laos gibi ufak ve fakir bir ülkede istediklerini yapabileceklerini biliyorlar. Bir yol inşa ediyorlar, 5 veriyorlar ama daha fazlasını istiyorlar, baraj inşaa ediyorlar, Laos’taki geleceğin casinoları için elektrik sağlıyorlar ama çok daha fazlasını Laos’lulardan alıyorlar. İşte bu bir ülkeyi çirkinleştiren şey. Laos’ta 3 yıl ara ile tur yapınca aynı yolların neden artık daha çirkin olduğunu anlayabiliyor insan. Çünkü Laos genç bir insan gibi temiz bir bedene sahipti. Ama şimdi vucuduna enjekte edilen, damarlarında gezinen ve bedenini zehirleyen bir madde var; Çin. Ve Çin veya başka yabancı maddeler bedeni değiştirmeye devam ettikçe Laos daha da zehirlenecek daha da Bağımlı hale gelecek. Şimdi Laos daha çirkin; daha bağımlı, daha bozulmuş , kirlenmiş bir beden. Ve “ülke” denilen şey bence bu “beden”; din, dil, ırk değil. Eğer bu beden korunursa, içine alınan şeyler o bedeni yıpratmazsa o beden, o ülke yaşar.

Muang Khua.

Oudom Sai’de geceyi geçirip ülkenin kuzeyinde şirin kasaba olan Mung Khua’ya doğru yola çıkıyoruz. Bu kent genellikle vietnam’ın kuzeyinden Laos’a giriş yapan yabancıların konaklamak için seçtikleri bir yer.  Ayrıca kentin 100km kadar güneyinde yer alan ve oldukça turistik olan bölgeden buraya bot ile insanlar gelmektedir. Daha önceki turumda bu kente bot ile gelmiş ve bisiklet ile oudom Xai’ye gitmiştim. Bu sefer daha öncekinden farklı bir GH’de konaklamaya karar veriyoruz. Şehir iki nehirin birleştiği noktada bulunduğundan kent sular ile bölünmüş durumda. Ana kentin 3 tarafı sular ile çevrili ve kalacağınız bir çok GH nehir manzaralı. Bizim beğendiğimiz GH ise nehirin diğer tarafında ve oturduğunuz yerden nehri ve ardındaki şehiri seyredebileceğiniz bir pozisyonda ve ana kente 50m den daha uzun ve yaklaşık 2m eninde ahşap zeminli bir asma köprü ile bağlanıyor. Laos’un tatlı insanlarından birisi olan GH sahibimizin arada gelip “sit hiyııır,iiiiit, drink viskiiii, sleeeep” GH’de kalan diğer insanlar ile bizde gülüşmelere sebep oluyor. Gerçektende burası o kadar keyifli ki 2 gün boyunca GH’den ayrılmayıp yemek yiyip, viski içip güzel manzaranın tadını çıkarıyoruz. GH sahibimizin (mother make, father drink) “madır meeeyk, fadır diriiink” şeklinde açıkladığı ev yapımı viski ile GH’de kadar diğer 3 kişi ile gece geç saatlere kadar oturup sohbet ediyoruz.

Güzel geçen iki günün ardından Oudom Sai’ye geri dönüyoruz. Xai çok güzel bir kent olmasada asyada şimdiye kadar yediğimiz en güzel yemekleri yapan lokantaya sahip. Bu yüzden de bu kente her fırsatta geri dönmek karnımızı tıka basa güzel yemekler ile doyurmak bizim için rüya gibi. Tok karna iyi bir uykudan sonra ertesi gün için Muang Ngoy’a yapacağımız 120km lik yok için kendimizi hazır hissediyoruz.

Muang Ngoy Xai arasında aşmamız gereken dik bir dağ var. Uzun süre tatlı bir eğim ile tırmanmak gerek fakat daha önce benim için güzel bir anı olan bu yol son 1-2 sene de yağmurlar ve kamyon trafiği yüzünden tamamen hasar görmüş. İlk 15-20km bizim için rahat geçsede tırmanış etabında ki yarı toprak yarı asfalt yol bisiklet kullanımızı zorlaştırıyor ve üstümüzü başımız daha ilk km’lerde toz kaplanıyor. Zamana karşı mücadele ettiğimizden ve yolun daha ne kadarının bozuk olduğunu bilmediğimizden durup dinlenmektense mesafe katetmeye çalışıyoruz. İnişe başladığımızda yol sanki dahada bozuluyor. Aşırı toz fren pabuçlarımızı hızla eritiyor ve hızımızı iniş olmasına rağmen yükseltemiyoruz. Yolumuzun 90. Kmsine kadar yaklaşık 70km tozlu yolda bisiklet binmek zorunda kalıyoruz. Son 20 km de saptığımız yol daha az kullanılan bir yol (1C numaralı otoyol) olduğundan iyi durumda ve hızlı bir şekilde ilerlemek mümkün oluyor. Bütün aksiliklere rağmen hava kararmadan 1 saat ömce Ngoy’a varıyoruz. 2 gün önce “drink viski, eat, sleep” diye neşelendiğimiz ve vakit geçirdiğimiz arkadaşlarımızdan ikisi ile bu kent’te tekrar karşılaşıyoruz. Güzel bir oda bulup üst baş değiştikten sonra yemek yemek için akşam buluşuyoruz ve sohbetimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Yolduculuğumuzun bundan sonraki kısmı benim içinde yeni olacak Vienama kadar giden 1C numaralı yolu batıdan doğuya doğru geçeceğiz ve vietnam sınırına paralel olan 6 numaralı yoldan aşağıya doğru 100km kadar ineceğiz. Buradan 7 nolu yola sapacağız ve Pongsavan üzerinden Luang Prabang’a varacağız. Luang Prabang Laos’ta ki son noktamız olacak. Orada bir iki dinlendikten sonra bisiklet ile Thailand’a Nan bölgesine geçeceğiz. Sınırı geçeceğimiz şehir ise Muang Ngeun. Laos’un bu kısmı bizim için oldukça zorlu geçecek. Çünkü bisikletçilere karşı dağlardan yana çok çomert olan Laos’un en yüksek dağları yolumuzun üzerinde bulunuyor. İkincisi yolumuz çok fazla turistin gittiği yerlerden geçmiyor ve son olarak geçeceğimiz bölge Laos’un en çok bombalanmış olan yeri. Şimdi Laos’ta olmadığımızdan ve bu  rotayı tek parça tamamladığımızdan artık endişelenmeyeceğinizi biliyorum ve bazı bilgileri vermem gerek diye düşünüyorum. Biliyormusunuz bilmem ama dünyanın en çok bombalanan ülkesi Laos.

Bombalanma süresi 9 yıl.

Kişi başına harcanan bomba miktarı 800kg.

Kilometre Kareye düşen bomba miktarı 2500kg.

Patlamamış bomba (UXO) sayısı tahmininizden çok: 288milyon misket bombası ve 75milyon bomba.

1996-2009 tarihleri arasında imha edilen UXO tahmininizden az 1 milyon.

Bu gün için hala 74 milyon UXO ve bu hızla temizlenirlerse 14×74=1036 yıla ihtiyaç var.

Ve bu gün 6 milyonluk Laos’ta bu bölgede her gün bir insan patlamamış bomba yüzünde hayatını kaybediyor.

Toplam bomba miktarınıda yukarıdaki bilgilerden tahmin edebilirsiniz. 6 milyon x 800kg= 5000000000kg Kafanız karıştı değil mi? 5 milyon TON eder.

Wiki için bkz:

http://en.wikipedia.org/wiki/Unexploded_ordnance

Şimdi bir önemli nokta daha. Bu bombalar Bütün Laos’a atılmadı. Vietnama yakın olan kısmına ve özelliklede önümüzdeki 10 gün pedal basacağımız yere. Ve bu bombardıman insanların bulunduğu yerleşim yerlerine (pardon ABD masum halkı bombalamaz) ve yollara yapıldı. Laos’un dağlık coğrafyasında sadece 3 yol yani Karayolu 1c, Karayolu 6 ve karayolu 7 bir yerden bir yere ulaşmanıza izin verir. İşte 5milyon Ton bombanın çok büyük kısmı bu yol hattı üzerine boşaltılmıştır. Bu yüzden de bu yolda kamp kuramazsınız. İşemek için ormana gidemezsiniz. Okullar bile güvenli değil. Çünkü her sene okul bahçelerinde onlarca patlamamış bomba bulunuyor ve imha ediliyor.UXO denilen bu bombalar ayrıca fakir Lao halkı için ironik bir yardım kaynağı. 5milyon ton bomba demek aluminyum demek demir demek yani fakir Laos’lular için para demek. Günümüzün Laos’unda ABD desteği ile kurulmuş olan yeni iş kolu bomba hurdacılığı. Bir çok insan bu sayede geçimini sağlamakta, para kazanmakta bazende hayatlarını kaybemekteler.

Tüm bu anlattıklarımdan sonra önümüde ki 10 günlük maceramızı faklı bir başlıkta anlatmak isterim. Çünkü bu bilgileri edindikten sonra insan daha farklı bir göz ile etrafına bakmaya başlıyor. Şimdilik hoşçakalın.

Sevgiler.

Evrim.

6 thoughts on “Laos

  1. Fotograflarda tur yazısını beslemiş adeta. Teşekkürler ikinizede. Yolunuz açık olsun.

Leave a reply to Coşkunca Cancel reply